Chrome

Baltık Ülkeleri Kruvaziyeri

2006 Yılında Kopenhag'ta yapılan Uluslararası Rotary Konvansiyonu'na katılan Rotaryenler için, mutad olduğu üzere konvansiyon bitiminde bir dostluk gezisi düzenlendi. Baltık denizine kıyısı olan ülkelerin en güzel şehirlerini görme, bir de üstelik Perincess Line'nın en yeni gemilerinden biriyle seyahat etme olanağı sağlayan bu geziyi kaçırmadık, hemen katılma kararı verdik. Bu bizim o dönemde henüz yaygınlaşmamış, büyük ve lüks gemilerle yapılan kruvaziyer gezilerine ilk deneyimimiz oldu. Daha önce, o zamanlar Türkiye Deniz Yollarının sahip olduğu orta düzey gemilerle Türkiye limanlarında bir kaç gezi yapmıştık ancak bu konfor düzeyin de ilk gezimiz bu olacağından heyecanlıydık 

Konvansiyona katılan İstanbul ve Ankara Kulüplerinden Rotaryenlerle birlikte yaklaşık 200 kişilik bir grup oluşturduk. 11 gün boyunca 7 değişik ülke gezdik, eğlendik, gemide Rotary toplantısı yaptık, "Attendance" aldık, çok keyifli günler geçirdik. 

THY ile ulaştığımız Kopenhag'da, daha önce gelip  Konvansiyona katılan dostlarımızla buluştuk ve hep birlikte otobüslere dolarak limana doğru yol aldık.  Limana yaklaşırken seyahat edeceğimiz Star Princess gemisini gördük ve gerçekten büyük bir hayrete kapıldık.  O yıllarda büyük kruvaziyer gemileri ile aşinalığımız olmadığından "bu bizim bineceğimiz gemi mi, gerçekten yüzüyor mu" diye düşündüğümüzü, birbirimize bakıştığımızı unutamıyorum. O gün için 2.600 kişilik 300 metreye yakın uzunlukta, 17 katlı bir gemi bizim için olağan dışıydı. Aradan geçen 15 yıl içinde tabii ki çok şey değişti, yeni daha büyük, daha lüks gemiler yapıldı.  Bizler de bu gelişmelere çok çabuk adapte olduk, yeni boyutları kanıksadık, olağan görmeye başladık. Son yıllarda 6.000 kişilik gemilerde yaptığımız gezilere başlarken, hiç de bu kadar büyük hayret yaşamıyoruz. 

Star Princess, 2002 İtalya yapımı, 109.000 gross tonluk, 289 mt. uzunluk, 64 mt. yükseklikte,  21 knot (40 km./saat) sürati olan 2.600 yolcu ve 1.100 mürettebata sahip, 5 yıldızlı yüzen bir tatil köyü. 3 Formal yemek salonu, 24 saat açık büfe hizmet veren salonları, çeşitli yemek büfleri, casino, alakart restaurant, resim galerisi ve çok büyük bir tiyatrosu var. Yolcuların, denizde geçen zamanı en iyi şekilde değerlendirmeleri için de çok renkli, her beğeniye hitap eden eğlenceler sunuluyor.  

Bu boyutta bir tatil köyünün bir gün içinde tümüyle boşaltılıp tekrar dolmasını, hijyen kurallarına azami dikkat göstererek ve bagajlar dahil hiç bir sorun yaşatmadan gerçekleştirmek de benim gemi mühendisliğinden çok daha fazla takdir ettiğim organizasyon yetginliği.  Bunca kruvaziyer seferinden sonra da bu biniş işlemleri sürecinin sorunsuz yürütülmesini bir sistem çözümleyici olarak hala büyük bir takdirle izliyorum, sorun yaşamadan süreci tamamlayınca da yolcu olarak mutlu oluyorum.

Netice de biz dahil çeşitli ülkelerden gelen 2.600 yolcunun gemiye biniş işlemleri (Pasaport, bilet, kredi kartı kontrol, güvenlik kontrol, bagaj alımı ve hoş geldiniz konuşması dahil)   4 - 5  saat içinde tamamlandı. Yanımızda içki getirmediğimiz den emin olmak için bir güvenlik kontrolundan daha geçerek el çantalarımızla gemiye girdik. Kamaralarımızı bulduk, her ne kadar bagajların gelmesi bir kaç saatten fazla sürebilir, yanınıza acil ihtiayç duyacağınız malzemeleri almayı ihmal etmeyin diye uyardılarsa da, bagajlarımız çok gecikmeden kamaramıza teslim edildi. Yerleşip, tazelendikten sonra dostlarımızla buluşmak için üst güverteye çıkdık. O zaman anladık ki üst güverte birden çok ve ayrıca aynı katta da bir den çok bölüm var. Rutini tutturup, geminin içinde yönümüz bulmamız, birbirimizle buluşmamız ise bagajların tesliminden çok daha uzun zaman aldı. 

Gemi akşam saat  21.00 de limandan ayrılma manevralarına başladı. Mevsimin "Beyaz Geceler" denilen gündüz aydınlığının 16 - 17 saati bulduğu dönem rastlaması nedeniyle, üst güvertede yerimiz alarak, limandan ayrılış sürecini "gündüz gözüyle" izlemeye başladık.

Geminin büyüklüğünü, yanaştığı rıhtımın pozisyonunu ve yukarıdan bakınca çok dar görünen çıkış noktasını gözlemleyen Nurgül kısa bir değerlendrime sonrası «Bu gemi buradan çıkmaz" diye hüküm verdi.  Yukarıdan baktığımızda benzer bir sonuca ulaşmakla birlikte biz konuya daha pragmatik yaklaştık, Kaptanın bir bildiği  vardır, nasıl girdiyse öyle de çıkar herhalde diyerek konuyu üzülmeye değmez bulduğumuzu ifade ettik ve kendisinin endişelerini gidermeye çalıştık.

Kaptan ve gemi itimadımıza layık bir performansla herhangi bir destek almaksızın (resimde görülen römorkör sadece emniyet tedbiri) kendi boyu kadar bir yerde dönerek limandan çıktı.   Gerçekten olağanüsütü, seyre değer bir performanstı. Bu üstün manevra yeteneğini sonradan diğer limanlarda da gördük. Yolculuğumuz böylece neşe içinde başladı.  

Gezimizde tarihi öneme sahip, her biri farklı bir kültürün izlerini taşıyan liman şehirlerini ziyaret ettik. St. Petersburg sanat yapılarının, müzelerinin yoğunluğu açısından en zengini, en güzeliydi. Eski Boğaziçini anımsatan güzellikteki 17 Kilometrelik bir fyord ile ana denize bağlanan Oslo ise, bize çok güzel,çok aşina gözüktü, burada yaşanır dedirtti. Tüm limanlarda kıyı turları alarak şehirleri etraflıca gezdik. İlk Kruvaziyer deneyimimiz olduğu için, daha önceden yerli acentelerle tur ayarlamayı düşünemedik, gemiden tur alarak da ederinin çok üstünde bedel ödedik.  Uçak ve kıyı turları dahil 3.500 USD / kişi bir toplam bedele ulaştı harcamalarımız, bugün aynı geziyi nerdeyse yarısına yapmak olası. Ancak hiç de pişman değiliz.  Çok güzel günler geçirdik. 7 ülkenin limanlarını, kültürünü, güzelliklerini otel değiştirmeden, keyifli bir tempoda ve çok lezzetli yemekler yiyerek gezmenin muhteşem konforuyla tanıştık. Bu büyülü dünyayla tanışmak o kadar keyifli geldi ki sonrasın da denizde ve nehirde fırsat buldukça geziler yaptık, daha da yapmak için fırsat arıyoruz.