
Türk Musikisinde Portreler Kitabı
Uzun bir süredir üzerinde çalıştığım “Türk Musikisinde Portreler” kitabımı pandemi döneminden yararlanarak sonunda tamamladım. Yaklaşık 20 yıllık bir dönemde topladığım bilgileri içeren kitabımda 130 dolayında şarkı ve bunlara ilişkin belgelere dayanan öyküler yer almakta. Türk Musikisinin yaklaşık 1.000 yılda, Farabi’nin Dü Şems’inden, Muzaffer Özpınar’ın Kahır Mektubuna ulaşmasının öyküsünü, bu süreçte yer alan şarkılar, besteciler, güfte yazarları, ses ve saz sanatçılarının hayatlarından kesitlerle anlatmaya çalıştım. Süreci etkileyen sosyal ve siyasal olaylara da gelişmelerin neden bu şekilde bir içerik değişimiyle oluştuğunu anlatmak için kısa notlar halinde yer verdim.
Kitap, Türk Musikisine ilgi duyan dostlarıma bir armağan. Karşılaşabildiğim tüm dostlarıma sunma olanağı buldum, ama ne yazık ki malum ortam nedeniyle görüşebildiklerimizin sayısı çok az. O nedenle pandemi koşullarının toplanmamıza elverdiği ilk fırsatta bir toplantı düzenleyip katılan dostlarımla hem hasret gidermeyi hem de eserimi takdim etmeyi planlıyorum. Bu toplantıyı Eylül ayında yapmak konusunda ümidim kuvvetle devam ediyor.
Kitap hakkında genel bir fikir vermek açısından aşağıda kitabın önsözünden bir bölümü, takip eden bölümlerde de yazarken büyük keyif aldığım dört güzel şarkıya ilişkin öyküleri paylaşıyorum.
Bir sonraki kitabım olacak İstanbul’da Deniz, Mehtap ve Müzik üzerinde de çalışmalara başladım. Bu yıl içinde tamamlamayı hedeflediğim kitapta Boğaziçi’nden Kalamış’a sonra da Adalara kadar uzanan, yıllar sonra da hayli adap ve erkan değişikliği ile tekrar Boğaziçi’ne dönen İstanbul Halkının deniz, mehtap ve müzik sefaları, bu “alem-i ab” etkinliklerinin sanatkarları, katılımcılarının öyküleri ile anlatılmakta.
KİTABIN ÖNSÖZÜNDEN
Türk Musikisini sosyal yaşamın tamamlayıcı, zenginleştirici bir parçası olarak kabul eden bir ortamda büyüdüğüm için Gönül Telimizi Titreten bu duygu dünyası ile küçük yaşlarda tanıştım. Sonraki yıllarda en doğudan en batıya her türlü müziği dinlemekten keyif alsam da, her şeyi ile bizim olan musikimizin yeri hep bir başka oldu. Gönlüme, duygularıma hitap etti, bazen dertlerime ortak oldu, bazen de sevincimin yoldaşı…
Bu gönül bağının itici gücüyle yıllar içinde Türk Musikisi hakkındaki bilgi, belge toplamaya, kütüphanemi, müzik arşivimi zenginleştirmeye başladım. Eserleri ve ardında yatan yaşam hikâyelerini inceledikçe, her şarkıyı, sosyal ve politik olayları yansıtan, tarihe konulmuş bir işaret olarak görür oldum.
On yıl kadar önce bilgi birikimimi sunulara dönüştürerek yakın dostlarımla paylaşmaya başladım. Toplantılara katılanların büyük cömertlikle esirgemedikleri teveccühleri beni bu birikimi bir kitapta toplama yönünde yüreklendirdi.
Kitap için çalışmaya başladığımda, Türk Musikisi üzerine yazılmış akademik çalışmalara bir yenisini eklemek gibi beni aşan bir hedefe yönelmenin anlamsızlığının bilincindeydim. Öte yandan, şarkılara tamamen hayal gücüyle anlamlar yükleyerek hikâyeler uydurmak, belgeye dayanmayan hiçbir şeyi paylaşmama alışkanlığımla hiç uyuşmadığı için roman da yazmayı düşünemezdim.
Sonunda Zeki Müren’in bir şarkı anonsun da söylediği gibi, Şarkılarla ağladık, şarkılarla güldük, Şarkılarda ayrıldık, şarkılarda üzüldük, Şarkılarda hayat, şarkılarda ölüm, olursa olsun, Ah, bu şarkıların, gözü kör olsun, diyerek şarkılar odaklı bir anlatımı seçtim. 134 Şarkıyı ilginç hikayeleri ile dönemin siyasi ve sosyal yapısını, musikiye olan bakış açısını anlatmada kilometre taşları oldu.
Türk Musikisinin kavramları ve terminoloji konusunda bilgilerini tazelemek isteyen okuyucular için de başlangıçta makam, usul, form, ses düzeni gibi temel tanımları ve dost arkadaş sohbetlerinde çokça konuşulan Klasik Batı Musikisi ile benzerlikler farklar konusunu içeren bir bölüm ekledim.
Kaynakça kısmında kitabı hazırlarken yararlandığım çok sayıda eseri daha derin okuma yapmak isteyenler için listeledim. Tümü kütüphanemde yer alan basılı eserler, TRT belgesellerinin yanı sıra dijital arşivimde sakladığım, dergi, gazete, dijital medya haberleri, lisans ve lisansüstü tezleri de burada yer alıyor.
Klasik Türk Musikisinden Türk Sanat Müziğine, hatta Arabesk’e kadar her tür Türk Musikisini ön yargısız yaklaşarak, iyi eser, iyi icra ise dinlemekten keyif alan, tüm dostlarımın beğenisine sunuyorum.